Blog

KOBİ'lerde İş Sağlığı Güvenliğinin Sağlanması ve Desteklenmesi

Resim

Küçük ve ortak büyüklükte işletme (KOBİ), 10’dan az çalışanı olan mikro işletmeler, 50’den az çalışanı olan küçük işletmeler ile 50 - 250 arasında çalışanı olan orta büyüklükteki işletmeler için mali bilançoları da dikkate alınarak kullanılan ortak tanımdır.

 

KOBİ’ler gerek üretime katkıları gerekse istihdam içindeki payları nedeniyle ülke ekonomisi açısından büyük öneme sahip işletmelerdir. Son yıllarda KOBİ sayılarında ciddi artış görülmektedir.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu verilerine göre 2018 yılında KOBİ’lerin sayısı; 1 milyon 703 bindir. KOBİ iş yeri sayısındaki bu artış istihdama yansımış, KOBİ'lerin istihdamı bir yılda 508 bin kişi artarak 11 milyon 256 bin kişiye ulaşmıştır. Toplam istihdam (14 milyon 21 bin kişi) içindeki KOBİ istihdamının payı yüzde 80 olarak belirlenmiştir.

 

KOBİ’ ler arası yaşanan rekabet çalışma şartlarını etkisi altına almaktadır. Üretimin sağlanması, ihtiyacın karşılanması, devamlılığın sağlanması ve batma korkusu KOBİ’ leri güvensiz durum ve çalışmaya yöneltmektedir. KOBİ’ ler de iş sağlığı ve güvenliği değerlendirmesi amacıyla yapılan araştırmalara baktığımızda; ekonomik sıkıntılar, eski teknoloji kullanımı, işveren ve çalışanların eğitim düzeylerinin ve risk algılarının düşük olması gibi birçok neden KOBİ’lerin İSG açısından olumsuz koşullarda faaliyetlerine devam etmelerine neden olmaktadır. İşveren ve çalışanlarda İSG bilincinin olmaması ve ekonomik sıkıntılar, sağlık ve güvenlik koşullarının iyileştirilmesini ikinci plana atmakta, İSG tedbirlerine bütçe ayrılmasına engel olmaktadır. Bu durumlara yönelik olarak, kişilerde sağlık ve güvenlik önlemlerinin önemi hakkında bilinci oturtmaya yönelik bilgilendirme yapılması, teşvik edilmesi, gerekli imkân ve desteklerin sağlanması büyük önem arz etmektedir.

 

KOBİ’ ler de yaşanan sorunları detaylı incelediğimizde;

 

     - Genel yönetim yetersizliği,

     - Özellikle stratejik kararların işletme sahip veya ortaklarınca alınıp, orta ve/veya alt düzey çalışanların tam katılımının sağlanamaması,

     - Sermaye ve finansal planlama yetersizliği,

     - İşyerinin veya yerleşim alanının küçüklüğü,

     - Önemli bir kesimin, aile işletmesi niteliğinde olmasından kaynaklı kurumsallığın sağlanması,

     - Eğitim, sağlık, güvenlik ve enerji gibi yatırımlar yeterli seviyede olmaması,

     - Verimsiz üretim metotları ve eski makine- ekipman kullanılması,

     - İşveren ve çalışanların Risk algısının zayıf olması gibi nedenlerin İSG zemini oluşturma ve iyileştirme süreçlerinde engel oluşturan önemli etkenler olduğunu görüyoruz.

 

Bu süreçte karşılaşılan olumsuz koşulların giderilmesi, en etkin İSG hizmetinin sağlanması hedefinde KOBİ’ lerin hangi konularda eğitim ve danışmanlık hizmetine ihtiyaç duydukları ve bilinç düzeyleri belirlenmelidir.  Yapılan işe, bilinç düzeyine, çalışma koşullarına, hedeflere uygun yasal zeminler oluşturulmalı, İSG ile ilgili politika belgelerine öncelik verilerek kullanılacak stratejiler belirlenmeli ve yapılacakların somut şekilde tanımlandığı eylem planları hazırlanmalıdır.

 

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için, işletme içerisinde var olan risklerin tespiti ve değerlendirilmesi olgusunu oluşturacak, asgari bilgi sağlayan ve risk değerlendirmesi kavramını olabildiğince anlaşılır ifade eden danışmanlar sağlanmalıdır. Risk algısının oluşturulmasında ve değerlendirilmesinde çalışanlarla işbirliğine gidilmeli, alınacak tedbirlerde etkin katılımları sağlanmalıdır. İş sağlığı ve Güvenliği’ nin risklerden korunmada kendileri açısından sağlayacağı faydalar, neden gerekli olduğu açık şekilde ifade edilmelidir.

 

İSG hizmetlerinin sağlanmasında, ekonomik sıkıntılar yaşayan KOBİ’ ler de ilginin çekilmesi ve teşvik edilmesi adına pratik ve ekonomik uygulama örnekleri, yasal yükümlülükler gibi konuları içeren bir eğitim programı hazırlanmalıdır. Sunulan ekonomik uygulamalara zaman içerisinde bütçe ayrılması, uyum sağlanması gözlenecektir. Bu aşamada gösterilen destek büyük önem arz etmektedir. KOBİ’lere ulaşma konusunda yaygın ağları olan bir kurumlarla işbirliği yapılması, çalışmalarının izlenerek katkı verilmesi ve hazırladıkları dokümanlarda iş sağlığı ve güvenliği konularına yer ayrılmasının sağlanması KOBİ’lerde İSG’ nin yükseltilmesi sürecinde Devletin atabileceği önemli adımlardandır.

 

KOBİ’ ler, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik gereğince belirlenen şartlara uygun olması dahilinde Devlet desteğinden faydalanabilir. “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik” kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere ondan az çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 7 nci maddesi gereğince sağlanacak desteklerin ödenme usul ve esaslarını düzenlemektedir.

 

“Ondan az çalışanı bulunan işverenlere sağlanacak iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedelleri işyerinin tehlike sınıfı ve kuruma bildirilen sigortalı sayısı ile sigortalıların çalıştıkları gün sayısı esas alınarak her bir işyeri için ayrı ayrı tespit edilir. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için sağlanacak iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedelinin sigortalı başına günlük miktarı 16 yaşından büyük sigortalılar için belirlenen prime esas kazanç alt sınırının günlük tutarının sırasıyla %1,4 ve %1,6’sıdır. Kurum, kapsama giren işverenlere sağlanan hizmetin bedelini, beşinci maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde; üçer aylık dönemler halinde hesaplar. Dönem sonundaki tutarları takip eden ikinci ayın sonunda işverene öder. Çalıştırdıkları sigortalıları Kuruma bildirmedikleri tespit edilen işverenler, tespitin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanılarak sağlanan destekten üç yıl süreyle faydalanamaz ve kayıt dışı çalışanın işe başladığı aydan itibaren yapılan ödemeler Kurumca yasal faizi ile birlikte geri alınır.”

 

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’ na eklenen madde gereğince;

 

20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çok tehlikeli sınıfta yer alıp ondan fazla çalışanı bulunan ve üç yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen işyerlerinde çalışanların işsizlik sigortası işveren payı teşvik olarak bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere ve üç yıl süreyle %1 olarak alınır. Ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmesi hâlinde takip eden aydan itibaren bu teşvik uygulamasına son verilir. Bu maddeye göre teşvikten yararlanan işverenlerden birinci fıkrada belirtilen iş kazalarını bildirmeyenler, iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren yararlandıkları primleri yasal faizi ile birlikte geri öderler ve bu teşvikten beş yıl süre ile yasaklanırlar. 

X